NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
دَاوُدُ بْنُ
مُعَاذٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَارِثِ ح
و حَدَّثَنَا
يَعْقُوبُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
وَزِيَادُ
بْنُ أَيُّوبَ
أَنَّ
إِسْمَعِيلَ
بْنَ إِبْرَاهِيمَ
حَدَّثَهُمْ
عَنْ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
بْنِ
صُهَيْبٍ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
غَزَا
خَيْبَرَ
فَأَصَبْنَاهَا
عَنْوَةً
فَجُمِعَ
السَّبْيُ
Enes b. Mâlik'den
demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.)
Hayber'e savaş açtı. Orayı savaş zoruyla ele geçirdik, (orada bir mikdar) esir
ele geçirildi.
İzah:
Müslim, Cihâd
Hayber yahudice kale
demektir. "Buraya ilk yerleşen Hay-ber isminde biridir. Sonraları bu isim
oraya verilmiştir." diyenler de vardır.
Hayber, Medine ile Şam
arasında verimli ve hurmalık bir vaha olup, Medine'ye altı konak
mesafededir.[Davudoğlu A, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi V1II-624.]
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifte, Hayber'in sulh yoluyla değil savaşla, kahren alındığı ifade
edilmektedir. Mâzirî'nin dediği gibi "Bu sözün zahiri bütün Hayber'in
kahren alınmış olmasını iktiza eder. Halbuki Ma-lik'in îbn Şihab'dan rivayetine
göre, bir kısmı kahren bir kısmı da sulh yolu ile alınmıştır. Ebû Davud'un
Süneninde rivayet ettiği "Rasûlullah (s.a.v.) Hayber'i ikiye taksim etti,
yarısını da müslümanlara ayırdı."[3010 numaralı hadis.] Hadisi de müşkül
kalır. Bunun cevabı bazı ulemanın söylediği şu sözdür; Hayber'in etrafında
çiftlikler ve köyler vardı. Bunları sahipleri terk edip gitmişlerdi, işte bu
yerler sırf Nebi (s.a.v.)'e mahsustu ve Hayber arazisinin yarısını teşkil
ediyordu. Geri kalan yerleri ise harple alınmıştı ki, bunlar da gazilere taksîm
edildi.[Davudoğlu A, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi VIII, 525-526.]”